Haramlar

Faiz

Faiz nedir? Faiz hakkında geniş bilgi

Faiz nedir, ayet ve hadislerle faiz

Arapça Faizin yazılışı: الفائض

Faizin tanımı:

Türkçe’deki yaygın karşılığı “faiz” olan Arapça riba kelimesi “bir şey artmak, çoğalmak; (çocuk) gelişmek, yetişmek; (hamur/yara) şişmek; yükselmek, yükseğe çıkmak anlamlarına gelen rabv/rubûvv kökünden türemiş olup “fazlalık, nema, artma, çoğalma; yükselme; serpilip gelişme demektir. Ribā hem bir şeyin kendisinde meydana gelen artışı hem iki şeyden birinin diğerine nispetle sahip olduğu fazlalığı ifade eder. Türkçe’de kullanılan “faiz” kelimesi de “çok olmak, taşacak kadar çoğalmak; (nehir, sel, kap) taşmak” anlamındaki feyz/füyüz/feyezán kökünden türemiş olup “çok olan; taşan” demektir ve riba ile eş anlamlıdır.

Dini terim olarak Faiz:

Fıkıh terimi olarak ödünç işlemlerinde ve alışverişte karşılığı bulunmayan fazlalıktır.

Borç verilen bir para veya malın belli bir süre sonra belirli bir fazlalıkla geri alınması yahut borç ilişkisinden doğan ve süresinde ödenmeyen bir alacağa ek vade tanınması ve buna karşılık olarak bir fazlalıkla geri alınması veya bu şekilde alınan fazlalık faiz/riba diye adlandırılmıştır.

Kur’ân-ı Kerîm faiz:

Kur’ân-ı Kerîm faizi haram kılmış, bunun kişiyi cehennemlik kılacak bir davranış olduğuna, Allah’a ve resulüne savaş açma anlamına geldiğine dikkat çekilmiş (el-Bakara 2/275-279), “Ey iman edenler! Kat kat arttırılmış olarak faiz yemeyin; Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz” (Al-i İmran 3/130) buyrulmuştur. Kur’an’da borç faiziyle ilgili hükümler yer alırken sünnette daha çok alışveriş faizine dair hükümler üzerinde durulmuştur.

Hadislerde Faiz:

Araplar’ın daha önce bilmedikleri alışveriş faizi ilk defa Hz. Peygamber tarafından açıklanmış; peşin alışverişte gerçekleşen faize “fazlalık faizi” (ribe’l-fadl), vadeli alışveriştekine de “veresiye faizi” (ribe’n-nesie) denilmiştir. Bununla ilgili hadis şu mealdedir: “Altına karşılık altın, gümüşe karşılık gümüş, buğdaya karşılık buğday, arpaya karşılık arpa, hurmaya karşılık hurma, tuza karşılık tuz cinsi cinsine birbirine eşit ve peşin olarak satılır. Malların sınıfları değişirse peşin olmak şartıyla istediğiniz gibi satın” (Müslim, “Müsakar”, 81: Tirmizi, “Büyů”, 23), Bu ve ilgili diğer hadislere göre aynı cins para veya malların birbiriyle peşin değişiminde iki bedelden birindeki fazlalık gayrimeş ru olup buna “fazlalık faizi” denir. Bedellerden birinin para olması durumu hariç, misli veya kıyemi olsun her türlü malın birbiriyle vadeli olarak değiştirilmesinde ister cinsler aynı veya ayrı, miktarları eşit veya farklı olsun ister bedellerden biri ister ikisi birden vadeli olsun yine faiz söz konusu olur. Bu faiz türüne de “veresiye faizi” adı verilir.

Mezheplere göre Faiz:

Zahirî mezhebiyle bazı tabiîn âlimlerine göre faiz yalnız hadiste anılan altı maddenin peşin veya veresiye değişiminde söz konusudur. Dört mezhebin de dahil bulunduğu büyük çoğunluk faizin bu altı madde dışındaki mallarda da söz konusu olduğunu kabul etmekle birlikte bu altı maddede ve bunlara kıyas edilen diğer mallarda faizin meydana gelmesine sebep teşkil eden özelliğin (gerekçe, illet) ne olduğu hususunda ihtilaf edilmiştir. Faize konu malların başında yer alan altın ile gümüşteki faiz gerekçesinin ne olduğu hususunda üç ayrı görüş ileri sürülmüştür. Hanefi ve Hanbeli âlimler “cins birliği ve tartılabilir (vezni) olma” niteliğini altın ve gümüşte faiz yasağının gerekçesi olarak kabul etmiştir. Buna göre altının altınla veya gümüşün gümüşle değişiminde fazlalık faizi olmaması için bedellerin eşit ağırlıkta bulunması şarttır. Farklı cinsler arasındaki değişimde (altınla gümüşün mübadelesinde olduğu gibi), işlemin peşin yapılması halinde bedeller farklı ağır lıklarda olabilir. Şafiî mezhebince benimsenen, Malikiler’de yaygın olan ve Ahmed b. Hanbel’den rivayet edilen ikinci görü şe göre altın ve gümüşte faiz illeti “semeniyyet (para olma) vasfının galib (baskın) olması”dır. Maliki mezhebinde yaygın olmayan üçüncü görüş, altın ve gümüşte faiz illetinin “mutlak manada semeniyet vasfı” olduğu yönündedir. Çağdaş İslam
hukukçuları arasında da bu görüş ağırlık kazanmıştır.

Buğday, arpa, hurma ve tuzda faiz illetine gelince; Hanefiler’e göre, bunlarda da faiz illeti cins birliği ile beraber hacmen ölçüle bilir (keyli), Maliki mezhebine göre depolanıp saklanabilen gıda maddeleri, İmam Şafil’nin mezhepte esas kabul edilen gö rüşüne ve Ahmed b. Hanbel’den nakledi len bir görüşe göre sadece gıda maddesi olmalarıdır. Dolayısıyla bu görüşlere göre anılan niteliği taşımayan mallarda faiz cereyan etmez.

Kaynak: Dini terimler sözlüğü diyanet

İslam

BENZER KONULAR:

Dini Site

DiniSite.tr, İslam diniyle ilgili güvenilir ve derinlemesine bilgiye ulaşmak isteyenler için hazırlanmış bir platformdur. Bu site, İslami değerler, ibadetler, ahlaki öğretiler ve toplumsal konular üzerine kapsamlı içerik sunarak, Müslümanların hem günlük yaşamlarına hem de manevi gelişimlerine rehberlik etmeyi amaçlamaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu