İbadet

İslamda İbadet

İslamda İbadet

İbadet

Allah’a iman etrafında yer alan inanç esasları İslam’ın özünü, bu inancın davranışlara yansıması olan ibadetler ve ahlak esasları da İslam’ın ikinci önemli boyutunu teşkil eder. Putperestliğin hâkim olduğu bir zaman ve zeminde gelen İslam dini tek tanrı inancını (tevhit) yerleştirmeyi birinci hedef seçtiğinden Mekke döneminde inen âyetlerde öncelikle buna ağırlık verilmiş; Allah’a iman, Peygamber’e bağlılık, dünya hayatının geçici, âhiretin kalıcı olduğu inana, tevekkül, takva, ihlas, sabır gibi dini esas ve kavramlar üzerinde önemle durulmuştur. Bu tebliğ sürecinin ardından, Medine’ye hicretten önce beş vakit namaz, hicret sırasında cuma namazı, sonraki yıllarda ise zekât, oruç ve hac ibadetleriyle ilgili hükümler gelmiştir.

İbadet insanın Allah’a saygı, sevgi ve itaatini göstermek, O’nun hoşnutluğunu kazanmak niyetiyle ortaya koyduğu belirli tutumlar ve gerçekleştirdiği belli ve düzenli davranış biçimleridir. Kur’ân-1 Kerim, canlı cansız her varlığın Allah ile kulluk ilişkisi içerisinde olduğunu, fitri ve deruni bir bağ ile Allah’a yöneldiğini haber vermektedir. Göklerde ve yerde olan her şey kendi varlık tarzına ve ifade biçimine göre Allah’ı anmakta, O’na boyun eğerek secde etmekte, O’nu övgü ile anıp yüceltmekte, dua ve ibadetle O’na yakınlaşmaya çalışmaktadır (er-Ra’d 13/15; en-Nahl 16/48-49; el-İsrâ 17/44; el-Hac 22/18; en-Nûr 24/41). Yaratılışın amacı Allah’ı tanımak ve O’na kulluk etmektir. Cin ve insanın yaratılış amacı da aynıdır (ez-Zâriyât 51/56). Kur’an’da ifade edildiği üzere kâinatta her şey kendini Allah’ın iradesine teslim etmiştir. Ancak diğer varlıklar için zorunlu olan bu kulluk ilişkisi insan ve cin için irade ve tercihe bağlıdır. İnsan Allah’a hem itaat hem de isyan etme imkânıyla donatılmış olduğundan (el-Kehf 18/29; eş-Şems 91/7-8) sadece Allah’a ibadet etmeye, kendi bencil arzuları dahil bütün yalancı tanrıları terketmeye çağrılır (mesela bk. el-En’âm 6/14-15; Meryem 19/88-93; el-Furkân 25/43; es-Sâffât 37/86; ez-Zuhruf 43/45; el-Câsiye 45/23; el-Ahkāf 46/28). İnsan Allah ile kurduğu ibadet ilişkisi sayesinde madde ötesi âleme açılmakta, Allah’a yakınlaşmaya, ruhanî yücelişin ve olgunlaşmanın en üst sınırına ulaşmaya çalışmaktadır.

İslamîliteratürde ibadetin biri genel/geniş, diğeri özel/dar olmak üzere iki anlamı vardır. Genel anlamda ibadet, müslümanın Allah’a karşı duyduğu saygının ve sevginin sonucu olarak O’nun rızasına uygun davranma çabasını ve bu şekilde yapılan iradi davranışları ifade eder. Böylece kişilerin Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için yaptığı her fiil ibadet (kulluk) olarak nitelendirilir ve ödüllendirilir. Özel ve dar anlamda ibadet ise namaz, oruç, hac, umre, zekât, kurban kesme, itikâf gibi müslümanın yaratanına karşı saygı ve boyun eğmesini simgeleyen, Allah ve resulü tarafından şekli, muhtevası, zaman ve miktarı belirlenmiş tapınma biçimleridir. Fıkıhta ibadetin yaygın kullanımı bu ikinci anlamıyladır. Cenâb-ı Hakk’a yakın olma” anlamındaki “kurbet” ve O’na boyun eğiş anlamındaki taat (itaat) terimleri ise genel anlamda ibadet çerçevesinde mütalaa edilir. Kapsam bakımından ele alındığında, dar anlamda ibadet dinde belirlenen namaz, oruç gibi fiil ve davranışları, taat her türlü ilahî emre ve yasağa uymayı, kurbet ise -mübah davranışlar da dahil olmak üzere- kişiye sevap kazandıran ve dolayısıyla onu Allah’a yaklaştıran her türlü fiil ve davranışı ifade eder.

https://www.dinisite.tr/kategori/ahlak/

İslam’da ibadetler genelde imanın geçerliliği için şart olarak görülmese de imanın meyvesi ve sonucu, onu destekleyici ve güçlendirici en önemli unsur kabul edilir. Bundan dolayı pek çok âyette iman ile amel-i sålih (iyi, doğru ve sevap kazanmaya vesile olan fiil) bir arada zikredilmiştir. Başta namaz olmak üzere ibadetlerin ve güzel ahlakın terki imanla bağdaşmaz. Nitekim Hz. Peygamber, “Şüphe yok ki kişi ile şirk ve küfür arasında namazı terketmek vardır” (Müslim, “Îmân”, 134; Tirmizî, “Îmân”, 9) buyurmuştur. İbadetlerde asıl olan imanla birlikte niyet, ihlas, huşu, takvâ gibi kavramlarla ifade edilen öz ve içeriktir. Ancak ibadetlerin Allah’a saygıyı simgeleyen şekli özellikleri de vazgeçilmez bir önem taşır. Kur’an’da ibadetlerin daha ziyade özü ve amacı üzerinde durulurken şekli, âdap ve erkânıyla ilgili sınırlı bilgi verilmiş, bu konuda asıl kaynak Hz. Peygamber’in beyan ve uygulamaları olmuştur. Kur’an’ın emrettikleri, Hz. Peygamber’in uygulayıp ümmetine gösterdikleri dışında yeni ibadet şekilleri türetmek de bizzat Resûl-i Ekrem tarafından yasaklanmıştır (bk. BİDAT).

İslamîliteratürde ibadetlerin kuralları, vakitleri, miktarları gibi zâhirî hüküm ve şartları ayrıntılı olarak fıkıh kaynaklarında incelenirken tasavvufta umumiyetle ibadetlerin deruni, ruhani ve ahlakî boyutu, kelamda ise ibadetlerin imanla ilgisi ve âhiretteki sonuçları üzerinde durulmuştur (ayrıca bk. İBADET).

BENZER KONULAR:

Dini Site

DiniSite.tr, İslam diniyle ilgili güvenilir ve derinlemesine bilgiye ulaşmak isteyenler için hazırlanmış bir platformdur. Bu site, İslami değerler, ibadetler, ahlaki öğretiler ve toplumsal konular üzerine kapsamlı içerik sunarak, Müslümanların hem günlük yaşamlarına hem de manevi gelişimlerine rehberlik etmeyi amaçlamaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu